Sunday, November 10, 2013

Şah ve Sultan

Şah ve Sultan- İskender Pala
Tek solukta okudum.
Yolculuk boyunca Selil ve Betül Selmanın aşkından, Taçlı’ile Şah’ın aşkına; Ömer ve güzeller güzeli Bihruze’nin aşkına uzanan hesaplaşma, sayfalar arasında  boygösteren  aşk hikayeleri. Tarih perdesi  aşıkların , ve şairşerin şiirlerinin eşiliğinde aralanıyor kitapta. Okuduğum zaman  ve öyle içine girdim ki hikayenin ; kah Şah oldum, kah sultan;  kah Taçlı Sultan oldum, kah Ömer oldum kah Kamber..
Sayfaları çevirdikçe bir Erdebil’de oldum bir  Tebrizde, İstanbulda  bir Tabzaonda.
Cenk zamanı geldiğinde Çaldıran’da oldum, Çaldıran’da  bir sünni oldum bir kızılbaş.
Biri babası Sultan Beyazıd Hana’a kafa tutan Sultan Selim Han, diğer yanda annesinin ölüm fermanını veren Şah İsmail. Her ikisi de Çaldıran sahnesinin kahramanları, şiir üstadları. Söz söylemenin zirvelerinde çarpışan iki cengaver. Bir baktım ki kökeni aynı olan iki kardeş aynı topraklara sığamayan kökeni bir iki yiğit..
Bunu görürken, bir kızcağızın saf aşkına tanık oldum,
“Derdi olan neylesin
Derdi varsa söylesin
Korkuyorsa neylesin”
Hiç korkmasın söylesin”
Dörtlüğünün sırrına mazhar oldum.
Leylanın gölgesini gördüğü an  yer düşüp kendinden geçen  Mecnun misali, Selim’in  gözlerini göremeden oracıkta ebedi diyara göçen genç bir kızın aşk öyküsünü dimağımda diğer aşıkları gölgede  bırakan eşşis bir hikaye; hepsi sayfalara sığdırılmış kocaman aşklar; hafızamdan hiç çıkmayacak bir roman.
Tek kelimeyle muhteşem.

  

No comments: