"Nerden başlasam ? " derken klavyemin tuşlarında gezinmeye başladı bile parmaklarım hızlıca.
Kağıdın kalemin kitapların mürekkep kokusuyla, buluşup harmanlandığı dönemlerde; kalem ile okka yazarı ile buluştuğu zaman coşar çağladıkça çağlarmış…Kağıt çağladıkça , kalem "yazar"mış..Tabi bu da annelerimizin zamanlarda kaldı.
Şimdi coşup çağlayan teksir kağıtların yerini allı pullu cilveli süper akıllı mı akıllı bilgisayarlar aldı...Doğrusu bir top kağıt ve bir top kalemle ne kadar yazabilirim bilemiyorum. O yüzden iyiki bu zamandayım, iyiki kolaylıkların çok ve seçenkelerin bol olduğu bir dünyadayım.
Girizgah uzun tuttum galiba, ama paslandım tabi geldim geleli iki satır yazamadım.
Döndüm geri, kelimelerin dünyasındaki serüvene.
Nedense burası hakkında yazmak içimden pek gelmiyor.. Soğuk memleket yahu!… İklim de insanlarına sirayet etmiş durumda. Kültür denince karma karışık.. Her renkten her dilden insanlara rastlamak mümkün. Kozmopolit bir yer. Burda bulunan türkler bir umutla göç edip kavuştukları imkanları görünce pek dönmek istemiyorlar anavatanlarına. Hani derler ya gurbetçi diye.. Bence bu insanlar için gurbet tanımı yapmak çok zor.. Yani ne burdaki yaşama adapte olabiliyorlar, ne de anavatanlarının kimliklerini yaşatıyorlar.. Geri dönen de pek yok… Burda "kanadalı" türkiye de "türk" olmak; bir kültür çatışmasıdır gidiyor.… Yanlış anlaşılmasın pasaporttaki kimliklerimizden bahsetmiyorum, sosyal kimiliklerden bahsediyorum…
Ta lise zamanlarından bu yana sosyal bilgiler dersinden bildiğimiz şu meşhur " toplumun en küçük yapı taşı ailedir " tanımı aklıma geldi. Düşündüm de gerçekten de öyle; ailelere bakıyorum da geçim derdinden başka bir gayeleri yok, sürekli koşuşturmaca şürekli bir telaş… Münferit yaşıyor insanlar… İşte toplum da öyle, kendine özgü ve bencil. Geçim derdi dediğim öyle asgari ücretle aile geçindiren yok Türkiye'deki gibi, öyle açlık çeken de yok, yoklukla savaşan da yok ama işte düzene kendini kaptıran daha çok kazanmanın peşinde.
Türklerden oluşan gruplara baktığım zaman gördüğüm en belirgin şey ; aynı masayı paylaşan insanlar arasındaki kocaman boşluklar, öz kimliklerinin sınırlarının dışına çıkan insanlar...
Devletin insanlarına sunduğu imkanları, şartlar iyi.. e hal böyleyken akrabalarını ülkeye getiren getirmiş, burdan bile kimin ne kadar ailesine düşkün olduğunu görmek de mümkün.. Bu konuda orta anadoludan gelen aileler neredeyse tüm ailelerini ülkeye getirmişler diyebilirim. :) kolonileşme had safhada , öyle ki kalabalık gruplar halinde dolaşıyorlar :) … ama ülke bazında buraya en çok göç veren ülke sanırım Filipinler ve Hindistan… Gözlediğm kadarıyla Türkler diğer göçmenlere göre daha azınlıkta ve sosyopolitik olarak çok etkin değiller. Ne bileyim yerel yönetimde ne bileyim belediye mecliside vs. Türk kökenli bir üye yok.. Toronto'daki Türkler bu anlamda daha etkinler gibi görünüyor.
Doğal güzelliklerine diyecek yok , çevre zenginliğin namına diyecek yok. Tüm güzelliklerini, imkanlarını yan yana koysan yine de nafile. Bülbülü altın kafese koymuşlar "ah vatanım" demiş..
Benimkisi de o hesap işte.