Friday, February 9, 2007

Venedik Taciri


Yaşamak kimlerimiz için zorlu engellerler dolu. Attığımız bir çok adımda bazen sözünü etmeye bile değmez dediğimiz sorunlarla, güzelliklerle karşılaşıyoruz. Bilmem kaç 100 perdelik bir oyundan bahsediyoruz..Kimler geliyor kimler geçiyor .. Rollerimizin ara yüzleri , dekoru, kulisteki hazırlıklar derken diğer konuk oyuncularınınkilerle sürekli kesişmekte. İyi adamlar kadar kötü adamlar da olur kimi zaman aynı epizotlarda,
Karşımızdaki rolü üstlenenlerin kimi zaman perde kapandığında anlarız aslında ne kadar da kötü olduğunu.. veya samimiyetsizliklerini.. Şans eseri, birileri bizi uyandırırsa çok geçmeden, zararın neresi olduğunu bilmediğimiz bir yerden geri dönebiliyoruz. Veya akıllı bir dostumuz varsa, o size anlatabiliyorsa mizansenlerdeki olmazları , şanslıyız demektir. İşte o zaman dekoru oyunun akışına göre değiştirmek, doğaçlama yapmak ve durumu lehimize çevirmek için yeterli zamanınız olur. Perde kapanmadan rolümüzün gereğini yerine getiririz ve oyun son bulur. Bizleri kendi oyunlarımızdan diskalifiye etmeye, rolünüzü beklide elimizden almaya çalışan fırsatçıları da unutmamak gerek. Sahip olduklarının verdiği güçle zayıf anlarımızda yanımızdaymış gibi görünen fırsatçılardan bahsediyorum. Bu insanlardan yardım istemeyecek kadar akılı davranmalı.
“Venedik Taciri”, Hayat sahnesinden küçük bir parça , bazılarımızın en çok karşı karşıya kaldığı raslantısal durum.

Oyundaki kötü adam "Yahudi tefeci Shylock" Venedik Tacirine olan Antonio 'ya borç verir
Borucun ödeyemeyen Antonio'dan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Oyundaki kötü adam borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Shylock'un açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini savunan genç avukatın üstün zekası sayesinde kurtularak oyun son bulur.
“Vededik Taciri”, fırsatçı insanların , her zaman iki ayak üstüne düşmeyeceğini ustalıkla işlenmiş olan Shakespeare ‘in kıvrak zekasının bir ürünü.. vakit bulursanız, oyunu izleyin, hatta okuyun..

Thursday, February 8, 2007

SÖZ Söylemek Üzerine

Susmak ve söz söylemek arasındaki ince çizgiyi her halde daha iyi anlatan olmamıştır her halde

işte Yunus Emre 'nin yüreğinden dökülenler:


Sözünü bilen kişinin

Yüzünü ağ ede bir söz

Sözünü pişirip diyenin

İşini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Balıla yağ ede bir söz

Kişi bile söz demini

Demeye sözün kemini

Bu cihan cehennemini

Sekiz uçmağa ede bir söz